Televizyon
Reklamlarında Gündelik Hayatın Temsili: Seks ve Çikolata
İrfan Erdogan
Gündelik hayat
Gündelik hayat denildiğinde her gün rutin ve rutin dışı süren
yaşamımızdan bahsediyoruz. Dolayısıyla, gündelik hayatı anlamak ve incelemek
tüm hayatı anlamak ve incelemektir. Biz bunu gündelik yaşamdan bir örnek veya
örnekler seçerek yaparız. Bu örnekle, İnsanın yaptıkları, yapmadıkları,
yapamadıkları, düşündükleri, düşünmedikleri ve hissetlikleri ve hissetmedikleri
üzerinde dururuz. Bunu yaparken, bazen “insanın kendini günlük yaşamdaki
ifadelerini” yüceltir ve gerçeğin yansıması, kamuoyunun örneği, aktif ve
bağımsız iradenin ifadesi, insanların istekleri, umutları, beklentileri,
sevileri olarak sunarız. Bu sunumu yaparken, gündelik hayatı sanki insanın
kurduğu ve yönettiği bir şeymiş gibi ele alırız. Daha kötüsü, “gündelik hayatın
bu hayatı yaşayanlar tarafından ifadesini” özgür iradenin ve rasyonel varlığın
kendisini anlatması olarak kabulleniriz. Buna benzer birçok ön kabullerle
geliriz. Böylece, ciddi hatalar yaparız.
Gündelik hayatın sömürgeleştirilmesi: Popüler kültür
Popüler kültür, gündelik hayatı sömürgeleştiren bir kullanım
ve tüketim kültürüdür. İnsan eğer
popülere katılmazsa veya kazara popüleri yakalayamazsa, popüler bir şekilde
tedirgin edilir ve tedirgin hisseder; huzursuzdur. Popüler medya, madde bağımlı
duruma gelmiş popüler kullanıcıyı özgürlük mitleriyle besler. Popüler siyasal,
ekonomik ve kültürel pazarda emeğiyle üretime ve dağıtıma katılan ve bölüşümden
ona verilenle serbest köleliği garantilenen insan, popüler olmayan kendine
kendi olarak bakmaktan korkar; kendini kendinden çalan popülerlere kurtarıcı
olarak sarılıp özgürlüğünü, kimliğini ve kendini bulup rahatlar: Bu yolla
kendinin sandığı “önemli kendi” olur. Bunu her gün sürekli yapmak zorundadır.
Böylece kitle üretimi yapan endüstriyel yapıda insan materyal ürünleri, bu
materyal ürünü yaratan üretim biçimi ve ilişkilerine uygun bilinci taşıyarak
yaratır.
Zaman ve dil sınırlarını aşan popülerlerin en popüleri seks
ve seksüel tatmin ve umut satışıdır... Popülerlerle paketlenmiş popüleri,
tüketiciler alır ve popüleri boğazlarına takarlar, saçlarına ve yüzlerine
sürerler, midelerine indirirler, üstlerine giyerler, kulaklarına ve
vücutlarının başka yerlerine takarlar, ayaklarına giyerler. Bu yolla popülerin
popülerleştirilme sürecini tamamlarlar. Bu tamamlamada, tüm pazar mekanizması
memnun gülümser.
Tüketim ve seks
Seks ilişkisel kullanımdan geçerek fizyolojik ve psikolojik
“doyum sağlama olarak” sosyalleştirilip normalleştirildiğinde, “tüketme” de kolayca amaç yapılabilir ve
popülerleştirilebilir. Bireysel değer satışında, “ne kadar çok” ve “ne kadar farklı”
tüketirsen ile ölçüldüğünde, değer kazanma “cebindeki paraya” (satın alma
gücüne) göre biçimlenir. Zaten tabularla, ideallerle, yasaklarla ve günahla
ilişkilendirilmesi nedeniyle seks tarih boyu ciddi şekilde zorlaştırılan bir
insan ilişkisidir. Elbette, toplumsal engeller gelince, onunla birlikte alternatif
çözümler üretilmeye başlanır. Bu çözümler en az iki grup içine düşer. Birincisi
“gayrimeşru, tasvip edilmeyen, onaylanmayan, kınanan“ çözümlerdir. Bu çözümler
en eski mesleğe başvurmaktan, kendi kendini tatmine, homoseksüelliğe ve bir
hayvanı kullanarak tatmine kadar çeşitlenir. Bu tür gereksinim gidermeyle
ilgili olarak dünyada yaygın bir porno ve alet edevat endüstrisi ve gayri-meşru
“evler” ve “yerler” bulunmaktadır.
İkincisi ise, meşru çözümlerdir. Bu meşrulaştırılmış çözümlerin başında evlilik
gelir. Evlilik elbette her endüstri için değişen ölçüde faydalıdır. Bu fayda
aynı zamanda, düşüncelerle, inançlarla ve tutumlarla desteklenir ve bu
destekten hem meşrulaştırılmışlık sınırı içinde iş gören hem de bu sınır
dışında iş gören ekonomik, siyasal ve kültürel sermayeler/güçler fayda elde
ederler.
Seks, popüler medyanın sürekli olarak işlediği en popüler
konulardan biridir.
Televizyon ve günlük hayat öykülerinin merkezileşmesi
Televizyon örgütlenmiş merkezi temsil sistemidir. Bu temsili
televizyon programları denen anlatı türleriyle yapar. Bu temsil örgütlenmiştir,
çünkü günümüzde bir endüstriyel egemenliğin materyal üretim ve ilişki tarzını
meşrulaştıran faaliyetler ağını düzenleyen medya endüstrisinin gözde
parçasıdır. Merkezileşmiş bir anlatı sistemdir, çünkü artık haber dahil anlatı
üretimi ve dağıtımı bu endüstriyel yapı tarafından yapılır ve çoklu
merkezlerden yapılsa bile Russia Today (Rusya),
CCTV9 (Çin), CNBC-e, Al-Jazera, CNN-İnt, Press Tv (İran), France24,
BBC-World, TNT, TV8, ve her ülkedeki tüm televizyonlar küresel pazarın
profesyonel anlatı biçimini öğrenmiş ve becerili bir şekilde kullanmaktadırlar.
Ülkelerde halkın ve yerelin artık kendisi için kendi anlatısını üretmesi
(örneğin, kendi dedikodusunu üretmesi) ortadan kaldırılmış veya bir köşeye
itilmiştir: Dedikodu dahil, yerelin gündemindeki her şey medya endüstrileri
tarafından paketlenmiş ve yayılmış ürünlerden oluşmaktadır. Bu paketlerde
“gündelik hayatta normalleştirilmiş egemenlikler” “köpeğin her gün insanı
ısırması” olduğu için, habere ve programa konu yapılmaz. Ücret politikaları, iş
koşulları, “kriz var” diye milyonlarca insanı işten çıkarmalar gibi
normalleştirilmiş “ısırmalar” medya gündeminde olmaz. Onun yerine, “köpek insana
ısırtılır” (örneğin, Iraklı bir muhabir Bush’a ayakkabı fırlatır) ve çoğu kez
“haber olmaması gereken olaylar” haber yapılır: Bu olaylarda halktan olanlar
hep kötü, rezil, iğrenç, utanç verici, aşağılık, çağ dışı şeyler yaparlar.
Televizyonda gündelik yaşamın ifadeleri, siyasal
dedikodular, eğlence kültürü, seks, içki, müzik ve moda ile çerçevelenerek
temsil edilir. Haberler çoğunlukla dedikodular biçimindedir; cinayetler, trafik
canavarına yüklenen kazalar, görünüşleri ve yaşam tarzlarıyla tüketim
aptallığının temsilcisi olan sanatçılarla yapılan show'lar televizyonda egemen durumdadır.
İnsan ilgisi hep seks ve seksle karışık eğlence mi ki medya büyük ölçüde bu
"ilgileri" sömüren sunumlar yapıyor? İnsan ilgisi barınak, ekmek, iş
ve gelecek kaygısını içermiyor mu ki medyada bunlar çok ender sunulmaktadır ve
sunulduğunda ise sulandırılmakta ve bireyselliğe indirgenmektedir? Seks ve
tüketime yönelik sunumlarla hangi endüstriyel yapıların reklamı ve satışı
yapılıyor?
Televizyonda günlük hayatı kurgulayan popüler
durum-komedileri, önce bir problem veya gerilim sunarlar, ardından bunu önceden
hesaplanmış bir zaman içinde güldürü katarak çözerler. Bu problem ve çare
modeli bütün problemlerin (veya yanlış anlamaların) var olan toplum içinde
tatlılıkla çözülebileceğini vurgular. Eğer
sorun, örneğin, ahlaki bir çelişkiyse, çoğunlukla geleneksel ahlak anlayışını
destekleyecek şekilde çözümlenir. Televizyon melodramları çatışmalar, acı
çekmeler, gözyaşları, öfkeler, kötülükler, dalavereler, dolaplar ve sonunda hep
ahlaki çözümlemelerle doludur. Melodramlarda ağırlık şiddet ve seks üzerinde toplanır,
iyi ile kötü arasında yoğun bir çatışma sürer. İyiyi ve kötüyü, ahlaklıyı ve
ahlaksızı tanımlamada kesin belirli kodlar kullanılır. İyi ve kötü, ahlaklı ve
ahlaksız arasındaki çatışma iyi ve ahlaklının kazanması düzenin yeniden
kurulmasıyla sonuçlanır. Amerika dahil birçok ülkede televizyonda seks ve
şiddeti kınayan sağcı örgütler gerçekte bu programların neyi desteklediğini
bile anlayamamışlardır. Bu da genellikle kendi anlayışlarını kendi bildikleri
yolda yaymak için televizyonu kontrol etme çabalarından kaynaklanır.
Programlarla verilen imajlar ve hikayeler günlük hayattaki
problemleri çözmede yeni mitolojiler üretirler. Bu mitolojiler basit anlamıyla endüstriyel
ve kurumsal yapıları ve pratikleri açıklayan, öğreten ve haklı çıkaran öykülerdir.
Bu mitler insan hayatında önemli olan sorunlarla ilgilenir; insanların ölümle,
şiddetle, aşkla, seksle, işle
ve toplumsal çatışmayla
uzlaşmalarını çekici çerçeveler içinde mümkün kılar. Gangsterlere, savaşa,
devrimcilere, teröristlere, katillere, haydutlara ve yabancılara karşı güçsüz
kalan toplumu, süperman, Arka Sokaklar’da kötü adamlara korku salan süperpolisler,
Adanalı, süper örümcek adam, Batman gibi süper kahramanlar korurlar. Mitsel
güçler tarafından çoğunlukla kötülerin kullandıkları aynı yöntemi kötülere
karşı kullanarak çözümleme popüler ürünlerin çoğunda egemendir. Bütün bunlar
belli bir ideolojiyi, özellikle Amerika’da baskın olan düşünü tarzını ve
toplumsal otoriteye boyun sunmayı iletir. Bu mitler egemen örgütlenmeleri ve
yaşam tarzlarını doğasallaştırır, kişileri topluma uyarlamayı sağlayacak
şekilde duruma çözüm getirirler.
Seksin temsili: televizyonda reklam
Televizyon paketlenmiş anlatılarının hepsi gündelik hayatın
bir veya birden fazla yanını değişen biçimlerde temsilini de içerir. Bu temsil
biçimlerinin, istisnasız hepsinde seks bir şekilde yer alır. Seksin temsili,
seks denen sosyalleştirilmiş doğal insan gereksiniminin ve bu gereksinim için
gerekli ilişkinin amaçlı kurgulanması şeklinde olur. Bu amaçlı kurgularla,
insanlara düşünceler ve bu düşüncelerin meşrulaştırdığı veya
gayrimeşrulaştırdığı ilişkiler hakkında bilişler işlenir, işlenmiş bilişler
yeniden-üretilir.
“Seks” deneni amaçlı bir şekilde kurgulayarak kullanan
örgütlü anlatı yapılarından biri de televizyonu iletme aracı olarak kullanan
reklam endüstrisidir. Reklam endüstrisinin “seks” kurgularının hepsi de
gündelik yaşamda insanın kendisini nasıl ifade ettiğiyle ilgilidir: Yemek,
içmek, eğlenmek, sevmek, haz duymak, mutlu olmak, değer kazanmak, kimlik
oluşturmak ve kimliğine eklemeler yapmak, hayatta beklentilere sahip olmak gibi
insanın günlük yaşamındaki her şey bir şekilde “seks” kullanılarak belli
endüstriyel amaçlar için yönlendirilmeye çalışılır. Bu yönlendirmedeki amaçlar
somut çıkarlarla doğrudan bağıntılı olabilir. Seksin bu şekilde kullanımında,
insanlara en azından bir ürün/marka çağrışım yoluyla hatırlatılır. O tahrik
edici hareketi ve/veya sergilenmiş eti (pazara sunulan kadın vücudunu)
gördüğümüzde, aklımıza hemen ürün/marka gelir. Bu akla gelişle birlikte, ürünün/markanın
yerleştirilmiş imajlarıyla “avlanırız.” Bu yönlendirmedeki amaç, somut
çıkarlarla doğrudan olabileceği gibi, dolaylı olarak da bağıntılı olabilir.
Seksin bu tür kullanımında, “düşünce” veya “ilişki” işlenir ve bu düşünce ve
ilişki ürün/marka ile bağlanmaz: Bu bağı biz kurarız. Seksin kullanımı
“seksist” veya “antiseksist” kurgulama biçiminde olabilir. Seksin kullanımı
sanki kadın haklarını savunuyormuş gibi de kurgulanabilir. Seksin kullanımı
basit bir “et sergileme” biçiminde inşa edilebilir (araba yıkayan çıplak, genç
ve güzel kızlar). Seksin kullanımında seks yapmadan seks yapan kadın faaliyeti de
inşa edilir (Nestle çikolatasını yiyen genç kız); bu tür kurguda, eylem görsel
ve gerekiyorsa sözel anlatıyla öyle bir şekilde düzenlenir ki, örneğin, metonim
veya metaforik anlatı yoluyla, seks iletişime sokulur.[1]
Seks kullanan kurguda daima “gündelik hayatta bir yerde bir
şekilde bir durumdaki insan (bazen birden fazla insan) vardır. O insan ele
alınan gündelik durumunda, bir “soruna” en tercih edilen çözümü üretmesi
gerekir ve bunu da üretir. Gündelik durumu ve durumda sorun hemen her seferinde
(a) ya fiziksel haz veren (fiziksel doyum sağlayan) (b) ya fiziksel hazdan
geçerek sosyo-psikolojik bir gereksinimi gideren, (c) ya da herhangi bir
sosyalleşmiş gereksinimi karşılayan çözümle son bulur: Satan memnun ve alan
memnun, İrfan’a da n’oluyo? Çözümle son bulan insanlık durumu ve bu durumdaki
sorun da, çoğu kez yemeyle veya içmeyle ilgilidir. Fakat “yeme” veya “içme”
sorunu, “statüye” ve bir şekilde aşk ve sevgi gibi insan duygusu ve ilişkisine
bağlanır. Bu bağ aptalca da görünse, bu bağla engellenmiş, bastırılmış, seks
için olanakları ve durumu müsait olmayan insanlara (ki bunun anlamı nüfusun
büyük çoğunluğu demektir) kolay çözüm sunulur: Yeme ve içme faaliyetinde
seksüel haz çıkarma ve böylece vekaleten seks ile kendini tatmin etme.[2]
Vekaleten tatmin engellenmişe tanınan, fakat muhtemelen
birilerine ekonomik fayda sağlayan bir tatmin faaliyeti olmazsa, “günah, ayıp,
kötü,” sayılan ve hatta “yaparsan kör olursun” diye bireye korku verilen bir
seçenektir. Bu seçenek bastırılır, engellenir. Bu engellemeler üzerine, Televizyon seyretmekten, bir şey içmek ve
yemekten, ANKAMALL’da “boş vakit değerlendirmekten” geçerek yapılacak vekaleten
tatminlerin reklamı ve promosyonu inşa edilir.
Vekaleten tatmin arayışı, tatmin elde etmek “normal olarak”
yapılan faaliyet yapılmadığı veya yapılamadığı zaman ortaya çıkar. Yapamamanın
nedenlerini “koşulların” ve “olanakların” ortadan kaldırılması veya
“zorlaşması/zorlaştırılması” olarak özetleyebiliriz. Sunulan alternatifler
ikame olarak görünebileceği gibi, asıl gibi de sunulabilir: Çikolata veya
dondurma veya herhangi bir ürün, her zaman yeni hazlar için kolayca
erişilebilir, psikolojisi yoktur, “onu düşünme” veya “seni yarı yolda bırakma”
gibi bir kaygı da yoktur.
Reklamlarda seksin kullanımı örnekleri
Duygusal bağla bağlı iki kişinin günlük yaşamından bir kesit
sunulur: kız sevgilisini yolcu edecektir. Vedalaşırlar ve erkek trene biner. Bu
kurgu oldukça olağan günlük yaşam durumlarından biridir. Fakat birden bire
“sıradışı, olağanüstü, heyecan verici, tatmin edici, doyurucu olan sunulur: Kız
hemen gizlenir ve çikolatayı açıp, Daha tren hareket etmeden sevgilisini
kandırır. Ardından, kandırma ve vekaleten seks meşrulaştırılır: Sevgilisi onu
çikolata ile oral seks yaparken yakalar. Kız hiçbir suçluluk hissetmez; yemeden
alınan seksüel haz, yakalanmanın heyecanıyla hem devam ettirilir hem de farklı
bir alana taşınır. Bu alanda, kız kandırdığı için pişman olmalı veya utanmalıdır.
Hayır, öyle olmaz, bu tür kurguda öyle olmamalıdır. Onun yerine bir haz bir
diğer hazla tamamlanır: yakalanmanın verdiği haz. Kız en az iki hazla mutlu.
Reklamla ilgili etkinin, diğer tüm örgütlü iletişimlerle
desteklenen biriken bir etkidir. Bunun en belirgin göstergelerinden biri,
yukarıdaki reklamı anlatırken belki de 20 sene kadar önceki bir reklam geldi
aklıma ve bu reklamın aklıma gelmesini ben istemedim: Kendisi geldi. O
reklamda, önce bir gerginlik işleniyor: Normal
ile normale ters düşen alışkanlık arasındaki gerginlik: Kız evde. Diyet
yapıyor. “La Yogurt” yemek istiyor ama yoğurt yağlı (şişmanlatıcı ve zararlı).
Ama canı çekiyor. Evin içinde buzdolabına bir gidiyor bir geliyor. Gergin.
Zorlanıyor. Mücadele.
Gerginliğin çözümü: Dolaptan
yoğurdu alıp, bize La Yogurt’u göstere göstere büyük zevkle yiyor.
Normalin, endüstrilerin yönettiği fiziksel haz (ve alışkanlık)
önünde yenilgisi: Kaşıkta kalan son yoğurt parçasını zevkle yalarken, “yedim ve
hiç de suçlu hissetmiyorum” diyor kız mutlu bir şekilde. (Bunu yazarken, birkaç
gün önceki haber aklıma geldi. Bunu hatırlamayı da ben istemedim (geçmiş olsun
tercihli hatırlama tezine!). Haberde McDonalds’daki yiyecekler gibi “fast food”
denen yiyeceklerin beyinde tümor yaratması gibi etkilerinden bahsediliyor. Bu durum
sokakta “fast food” yiyen insanlara anlatılıyor ve yemeyi bırakacak mısın? diye
soruluyor. Herkes “hayır” diyor. Dikkat edilirse, “biriken etki” yaşam boyu (mantığı
geçersiz yapan alışkanlıklarımız dahil) edindiklerimizle oluşmaktadır.
Reklamlarda seksin yapıldığı yer önemlidir. Çünkü kurguda
seks faaliyeti yer ile ön plana geçerse, istenen imaj ikinci plana düşebilir.
Dolayısıyla “yer” tamamlayıcı, zenginleştirici veya ilgi çekici ikincil öğe
olarak kurgulanır. Örneğin, NESTLE’yi silikonlu/şişman dudakları arasına alan
kız, büyük hazla kendini sırtı üstü yatağa atar ve haz alma devam eder. Doyum gösterilmez. Biliyoruz
ki, çikolata bitince, doyuma ulaşılacak.
Seks her istenen yerde ve özellikle başkalarının gözü önünde
ve kamusal alanda yapılmaz. Bunu yaptığınızı düşünün: herkes dondurma yer.
Dondurma dondurmadır. Bizim dondurmalar sadece dondurma değildir. İki hazzı
aynı anda verir: Dondurma yeme ve vekaleten seks. Dolayısıyla, her türlü
kamusal alanda bizim dondurmamızla çifte zevki aynı anda alabilirsin. Aşağıdaki
örneğimizde, “ses” ile seksüel çağrışım sağlanmaktadır. Seksin kullanıldığı
reklamlarda görüntü, seks ve müzik öğelerinden biri, ikisi veya hepsi birlikte
kullanılır. Örneğin: reklam bir kozmetik reklamı. Yer. Havadaki bir uçağın içi.
Genç kadın tuvalete gidiyor ve kozmetiği kullanmaya başlıyor. Bunu yaparken
aldığı hazzı, bir seks ilişkisindeki hazla çıkarılan sesle yapıyor ve bunu
uçağın içindeki herkes duyuyor. Kadın tatmin olmuş ve mutlu bir şekilde yerine
geri dönüyor. Herkesin gözü onda. Hostes yaşlı bir kadına soruyor “ne
alırsınız? Kadın “onun aldığından” diye yanıt veriyor. Bir kozmetik ürünün reklamı,
kullanmanın verdiği haz, seks hazzıyla eşleştirilerek yapılıyor.
İçecek reklamlarında
(bira dahil) çoğu kez erkek, seks nesnesi kadını içecekten geçerek elde
eder. Bu elde ediş erkeğin içeceği içerken, içecek onu birden bire güzel
kızlar/kadınlar arasına götürür ve onlarla doyum sağlatır. İçecek bitince,
mutlu şekilde geriye döner. O mutluluğa erişmek için bir daha satın alıp içmesi
gerekir. Bazen de kızı/kadını elde edişi, içkiyi içme sırasında yanına/oraya
gelen bir kızla içki sayesinde ilişkiye geçmesiyle olur. Kurgular oldukça
zengindir; fakat temel tema ürün kullanımı/tüketimi sayesinde kıza/kadına sahip
olma etrafında döner.
Erkekler kızı/kadını eskiden spor arabayla da elde ederdi.
Şimdi kadını/kızı elde etme ürünleri çeşitlendi. Hiç akla gelmeyecek üründe
bile kullanılmaktadır: Çok çekici genç bir kız tüp getiriyor size: Bir zamanlar
arabayla gelen kızlardan bazıları, şimdi “ocak tüpünü” taşıyor: onu görmek
için.elbette tüp alman gerek. Kadını/kızı elde etmede şimdi içecekten yiyeceğe
ve kozmetik ürünlere kadar zengin bir yelpaze var.
Erkek sürdüğü parfüm, tıraş kolonyası veya deodorant ile
kadını/kızı çeker getirir. Bunu yapamazsa, “zengin” olmasıyla ve hatta zengin
değilse Mustafa Sandal’ın Muhabet Card reklamında yaptığı gibi, zengin numarası
yaparak “kızları” çekmeye çalışır. Peki kadın? Kadın çoğu kez ya seksüel tatminsizliğinde
kendini tatmin etmek için kullanır/tüketir. Bunu yaparken bazen diğer kadınlara
statü ve doyum pazarlamasıyla örnek olur ve bazen de erkekleri peşinde
koşturur. Kadının erkeğin nesnesi olarak tüketildiği reklamlarda, kadın seks
amacı olarak kullanılır. Fakat kadının özne olduğu reklamlarda kadın çoğu kez
erkekle seks faaliyeti gibi bir ilgiye sahip değildir. Bazen erkeği seksle
ilgili olmayan bir çıkarı için seksi kullanarak erkeği baştan çıkartıp kullanır
(örneğin, Mazda reklamında seksüel çekicilik ve vaadle erkeği arkasına takıyor,
aslında amacı erkeği başak çıkarı için kullanmak ki herhalde erkeklerin önemli
bir kısmının az bir tane böyle bir hayat deneyimi vardır). Bazen de, açıkça
erkekle ürün arasında tercih yapar: Magnum çikolata” reklamında, kızın iki
seçeneği var (erkek veya magnum). Kız “asla daha azıyla yetinmeyerek” Magnum
çikolatasını seçiyor. Reklamdaki kızın t-shirt arkasında “sadece seks yapmak
istiyorum” diye yazıyor İngilizce. Kız caddede koşuyor ve bu yazıyı gören
erkekler de hızla birer bire artıyor arkasında koşmaya. Bir tekneye atlıyor kız
ve kendini kurtarıyor, çünkü erkekler atlayamıyor; çünkü kız “Aktif” marka
meyve suyu içiyor. Bu sırada kızın arkasındaki yazının tümü görünüyor: “Erkekler
sadece seks ister” yazıyor.
Çoğu kez kadın, ürün satın alan ve tüketen bu tüketimden
seksüel haz çıkarmasını bilen ve başarandır. Çatlasın erkekler, çünkü
reklamlarda erkekler bu işte çoğu kez başarısız olarak gösterilirler: Bazı
reklamlarda sadece yedikleri ve içtikleri erkekleri hayal alemine götürür ve
hayal aleminde kızlarla/kadınlarla olurlar). Erkeğin aradığı kadındır ve elde
etmesi ürünle olan ilişkisinden geçerek olur. Kadının aradığı erkek değildir;
statü, üstünlük, haz, bağımsızlık ve bazen de “erkeklerin sadece seks
istediğini” bildiği için (aslında, seksüel cazibeyle erkekleri
kullanabileceğini bildiği için), erkekle rekabet, onu yenme ve bazen de
ardından koşturmadan aldığı hazdır. Kızlar/kadınlar her şeyden gerekli hazzı
çıkartırlar: elma, dondurma ve çikolata yeme biçimleriyle, kullandıkları
kozmetiklerle, yani, kullanıp tükettikleri her şeyle bunu başarıyla yaparlar. Calvin
Klein reklam filminde seksi yıldız Eva Mendez yatakta vücudunu sergilerken “aşk
ve delilik arasına gizli saplantıyı” yerleştiriyor, ve kadının aşk ve delilik
arasında yaptığı Calvin Klein’in “Secret Obsession” ürününü kullanmak oluyor.
Böylece, “delicesine olan gizli veya yasak aşk” için kadın (hem de Eva Mendez
gibi bir kadın yatakta tek başına kıvranırken) erkeği kullanmıyor, Kavlin Klein
kalitesinin ürününü kullanıyor. Bir başka reklamda, “hiç gerçek aşkı tattın mı?
diye soruyor. Sanki aşk (seks) tat çıkartma, damak tadı, yemeymiş gibi. Yanıt
olarak da, gerçek aşkın tadının bir İtalyan makarnasında olduğunu söylüyor:
Afiyet olsun! Gerçek aşkı yedin bitti. Gelecek sefere görüşürüz!. Max Faktor
reklamında, birçok reklamda olduğu gibi, kadın tüm güzelliği ve çekiciliğiyle,
kendisi için pazarladığı fakat asla satmadığı, kendi kullanımından geçerek
değerlenen kendisi için kendisi. Seks için veya erkeğin tüketimi için veya
erkeği tüketmek için, seksi/çekici değil kadın; sadece kendisi için; kendisi
gibilerle mekansal birlikte, fakat duygusal izolasyonda/alienasyonda. Kendisi
için diğerleri, giyilen çizme, yenilen yemek, kullanılan kozmetiktir: Bir diğer
endüstriyel ürün. Diğerleri için kendisi de öyle. Pantene reklamında olduğu
gibi saçın veya vücudunun parçaları seni sevmelidir, sevmezse, düşün kim
sevebilir? İnsan olarak kendini ve diğerini sevme, teknolojik bir ürünü satın
almaktan, kullanmaktan/tüketmekten geçerek olan bir dünya; ve bu dünyanın
insanı. Tutku, yemesini bilen tutkulu kadının Eti Çikolatası tutkusuyla
gerçekleşir. “Daha iyisine layık olma,” endüstriyel ürünlerle üretilen ve reklamla
inşa edilen dünyada, gerekli bir maddeye sahip olmadır.
Silah fallik sembol olarak nitelenirdi.[3] Freud
“Nestle çikolatasına ve Ankara metrosuna
yetişemedi.” Artık fallik semboller reklamcının karar verdiği her şey olabilir,
sadece çikolata veya dondurmayla dolu külah değil. Arayış da, sadece “seksüel
güç yetersizliğini (iktidarsızlığı)” gideren ve ilişkisel doğasıyla bireyin iktidarlı
hissetmesini sağlayan bir sembol değil, daha çok bireyin kendisinin kendisi
için kullandığı/tükettiği ve bu kullanımdan haz/zevk çıkardığı ve böylece
tatmin olduğu bir ürün-sembol. Sigarayı bir fallik sembol olarak düşünün:
İçerek/tüketerek, kimseye iktidarsız olduğunu veya doğrudan ilişkiyle tatmin
elde edemediğini –veya tatmin edemediğini ki bu zaten reklamcının ilgisi dışı,
çünkü reklamcının istediği bireyin vekaleten kendini tatminidir, diğeriyle
ilişkiyle olan bir tatmin değil--hissettirmeden kendi kendini tatmin ve bu
tatminin reklamı… bu reklamda, diğer seçeneklerle olan tatminsizlik vurgulanır:
“Asla daha azıyla yetinmeyin! Magnum çikolata.” Fakat reklamlarda ilginç olan
bir yan da aşk ve sevginin nasıl gösterileceği: Satın alma ve tüketme.
Reklamlarda seks kullanımıyla desteklenen biliş ve duygu
işlemede, Anadolu insanına “tüketimin” seks gibi yapılması gereken heyecanlı
bir şey olduğu anlatılmaktadır. Tüketimle olmaz, yapılamaz sanılan şeyleri
başarabilirsiniz: Bir CRUNCH! ile neleri patlatırsınız neleri! Hem de
korkmadan. Cesurca. Magnumla (seks ile)
haz ve mutluluğu elde edersiniz. Seks ilişkisinde, güç ve iktidar garantisi, erkek
için oldukça güvensiz temellere dayanmaktadır. Kadın için ise güç, erkeğin
sahip olduğu 8havluyla kapattğığ,fakat bir CRUNCH ile havlu düştüğünde ne mal
olduğu ortya çıkan “iktidarsız güce” bağlı olarak gelmektedir. Dolayısıyla,
Magnum ile sekste, kadın için güçsüzlük, iktidarsızlık veya doyumsuzluk ile
karşılaşmak söz konusu değildir: Çünkü kontrol ve güç sizdedir: Her şeyi
(nerede olacağını, nasıl olacağını, ne kadar olacağını, zamanını ve hızını,
gerekirse müziğini) siz istediğiniz gibi ayarlarsınız. Romans mı istiyorsun?
Macera mı? Kolay. Parmaklarınızın arasında. Kıskançlık, rekabet, üstün olma,
kazanma gibi duygulara vurgu yapan reklamın promosyonunu yaptığı ürünü tüketme,
aynı zamanda, diğerlerinde olmayan güç, ayrıcalık ve statü duygusu işler sana.
Seksizm, feminizm ve
reklamlar
Reklamcılığı savunan çağdaş anlayışa göre, bir reklamın
seksist olduğunu veya seksüel imalarla sömürü yaptığını söyleyebilmek için,
reklamı yapanların böyle bir amacının olduğunu açıkça bilmek gerekir. Aksi
taktirde, izleyici veya eleştirmen olarak sizin reklamda gördüğünüz reklamı
yapanın amaçlamadığı, niyet etmediği olabilir. Yapımcıya sorarsın, o da “hayır
öyle bir mesaj vermek istemedim” diyebilir. Dolayısıyla, bu reklâmlardaki apaçık
görünen imalar, mecazlar, benzeştirmeler, çağrıştırmalar, sadece benim gibi
seksüel manyakların kafasında bu şekilde anlamlandırılır. Normal insanlar, bu
reklamlarda böyle bir şey göremezler. Bu tür anlatı, “gerçek olarak sunulan her
şey sunanların gerçeği olası yorumlarından biridir” ön kabulüyle günümüzde
olduğu gibi egemen yapılırsa, insanlar, kınanmamak veya aptal yerine konmamak
için gördükleri gerçeği bile gizleme yoluna giderler. Bunun en aşağılık
örneklerinde birini Türkiye’de bir gazetenin “insanlara ve her görüşe saygı
duymalıyız, kimseye, örneğin, hortumcu dememeliyiz” diyen reklamında görürüz:
Hortumcuya hortumcu olduğunu söylemeyip de ne diyeceğiz? Soyguncuya ne
diyeceğiz? Binlerce aile babasını gazeteden atarak işsiz bırakan bir gazetenin,
“hepimiz 70 milyonluk bir aileyiz” diye yaptığı propagandaya “biliş yönetimi sahtekarlığı”
demeyelim de ne diyelim?
Reklamcılar, günümüzde, gerek duymadıkça, ender olarak
“seksizm” olarak nitelenecek içerik sunarlar.[4] Asıl
seks yerine, “vekaleten seks” pazarlanır. Reklamlarda, sevgi, aşk ve sevgili
ilişkileri, “kullanma ve haz almaya”
indirgenir. Düşünün, sevgiliniz trene binmiş gidiyor. Eh. N’apacaksın? Onu bir
başka erkekle aldatmak hem zaman alır hem de pek tasvip edilmez. O zaman, daha
tren hareket etmeden, sevgilini, daha trene bindirir bindirmez, çikolatayla
seks yaparak sevgilini aldatırsın. Bu aldatma gayrimeşru değil, kimse de bunu
kınamaz, böylece bir taşta iki kuş vurursun bu gündelik pratikte: Aradığın
hazzı, doyumu alır ve gereksinimini gidererek mutlu olursun; bundan sevgilinin
haberi bile olmaz. Ama sevgilinin veya birilerinin haberi olsa bile, korkun
yok, çünkü sadece “bir şeyi zevkini çıkarta çıkarta yiyorsun”. Eğer Birileri
bunu “sen n’apıyorsun ya, çikolotayla oral seks mi yapıyorsun derse.[5] Sen
de “bu senin yorumun, kafadan kontak mısın?” dersin ve post-modern seksi,
post-modern ve post-yapısalcı açıklamayla desteklersin.
Bu reklamları yapanların seksist olmasına gerek yok;
feminist de olabilir bazıları. Sorun, reklamı yapanın ne olduğu veya kimliği
değil, pazarlanacak reklamı yapılacak bir mal var ve bunun nasıl sunulacağıdır.
Eğer “en etkili” sunum, seks sömürüsüyse, o sömürü yapılır. Yapmazsa, o zaman
işinden bile olabilir. Reklamda içeriği dolduranların amacı kendi öznel
düşüncesini yansıtmak değildir; dolaşımda olan reklam pratikleri ve dolaşımda
olan egemen/yaygın düşünce ve duyguları sömürme yolları bulmak ve bundan
hareket ederek reklam yapmaktır. Dolayısıyla, eğer dolaşımda yaygın olan feminizm
ise, feminizmi temel alarak reklamını oluşturur, seksizm ise seksizmi temel
alarak.
Son sözler
Erkek, “yılan-kadına” kanıp elmayı yiyince (yani Havva Adem’i
ayartıp seks yapınca), erkeğin üstünlüğü ve kadının köleleştirilmesinde önemli
ilk adım atıldı: Tanrı, Havva’ya "senin acılarını ve gebeliğini büyük
ölçüde çoğaltacağım. Acılar içinde çocuk doğuracaksın. Arzun kocan için olacak
ve kocan senin üzerinde hüküm sürecek" dedi. Sonra, Adem'e "karının sözüne uyduğun ve
yeme dediğim ağaçtan yediğin için, ....hayatın boyu toprağı işleyerek
yiyeceksin;...topraktan geldin toprağa döneceksin” dedi. (Genesis). Sonra, ikisini de dünyaya attı.
Dünyada “elmayı yeme” öyle kurallara bağlandı ki, erkekler elmayı ya yiyemez oldular
ya da bir iki dişlemeden sonra doydular ve bitirmeden kenara bıraktılar. Bitişi
sigarayla tamamladılar. Kadınlar mutsuz, ama onların da imdadına modern
endüstriler yetişti ve telafi mekanizmaları getirdiler. Reklamcılar “mutluluk
vaadiyle” kadınlara oltayı attı. "Kadın özgürlüğünü” seks ile karıştıran,
ideolojik anlamda seks ticareti ve ekonomik anlamda endüstriyel çıkarların
promosyonunu yapanlara, böylece reklamcılık da katıldı. Olta hiç boş kalmadı o
zamandan beri.
Sosyal bakımdan sorumlu reklamcılığın olduğu reklam endüstrisi
tarafından iddia edilir. Reklam endüstrisiyle bağıntılı ilişkiler ve üretim
ağında, reklamcılığın sosyal sorumluluğu ve etik konusu egemen yaklaşımların
gündemini oldukça meşgul eder. Bu sorumluluklar da kültürel farklar, etik,
korku kullanımı, seks ve şiddet gibi alanlar içine hapsedilir. Bu sorumluluk
çoğunlukla medyaya yüklenir. Medya da reklam şirketlerine gönderme yapar.
Eleştirenler, reklam endüstrisinin açık etik kurallara uymadığından yakınır.
Kötü etiğe sahip olan reklamcılığın çoğunun çocuklara olan reklamlarda ve
sigara, bira ve içki gibi tartışmalı ürünlerin promosyonunda olduğu belirtilir.
Reklamın estetik karakteri, moral kabalığı ve etik yoksunluğu üzerinde durulur.
Reklamcılığın etik bağlamında yüksek ahlak standartlar yerine en düşük seviyedeki
ortak öğeler üzerinde iş gördüğü belirtilir. Yüksek ahlak standartları ne
demek? Kızlara “erkek arkadaşınızı nasıl çıldırtırsın” diye öğüt veren
Kozmopolitan dergisi mi yoksa kızlık kontrolü yapan devlet mi alçak (veya
yüksek) ahlak standartlara sahip? Seksüel sömürü yapılmazsa, pornografi
olmazsa, kötü sözler kullanılmazsa, yüksek standartlar mı elde edilir?
Reklamcılığın alkışladığı çıkarlar daha mı değerli, ahlaklı ve yüksektir?
Ahlakı sekse indirgeme binlerce yıldır yapılmaktadır; medyanın desteğiyle
günümüzde bu çok daha yoğunlaşmıştır. İnsanları işsiz bırakan ve ücret
politikalarıyla yoksulluğa mahkum eden
mülkiyet ilişkileri, günlük hayatın önemli ifadeleri olarak ele alınıp
incelenmez. Onun yerine, iki kişi arasındaki seks ilişkisi, kadın dövme ve
taciz muhtemelen kendi seks ilişkilerini yürütmeden aciz veya evlilikte
başarışız olan ve liberal burjuva değerlere sarılmış kadın ve erkeklerin
hazırladığı ve yürüttüğü tv programlarında sürekli olarak gündemde tutulur. Bu
gündemle tutulan bilinç yönetimi, batının zorladığı yasalar ve uygulamalarla
desteklenir. Örneğin bugün seninle herhangi bir nedenle öpüşen bir kız,
herhangi bir nedenle sana
düşman olduğunda, “bana tacizde bulundu” diye suçlamaya başlar ve tacizci ilan
edilirsin. Bunlar liberal burjuva sisteminin bireyi bireye düşman eden , güvensizlik
aşılayan, insanlar arası dayanışmayı ortadan kaldıran politikalarının somut
sonuçlarından bazılarıdır. Unutmayın dostça sarıldığınız veya sevgiyle elini
tuttuğunuz birisi, sonradan herhangi bir nedenle sizi tacizle suçlayabilir. Bu
nedenle, evliyseniz eşinizi, değilseniz hiç bir kızı/kadını kendinize düşman
etmeyin. En iyisi siz sanal dünyaya ve alışverişe gidin; arkadaş, dost, sevgili
ve seks satın alın. Serbest ticaret olduğu için, sansür bile edilemez; hiç bir
sorun da çıkmaz. Bunların hiçbirini yapamıyorsanız, o zaman bir Magnum
çikolatası alın ve rahatça keyfinize bakın. Paranız mı yok? Kredi kartınız da
mı yok? Tüketemeyen tüketici ölü tüketicidir. Allah rahmet eylesin!
Reklamcılık seks duygularının ve tatminsizliklerini
sömürerek, belli ürün, düşünce ve davranış tarzını pazarlarlar. Seksüel
davranış eğer
insanlar arası ilişkilerle doyuma giden bir karaktere sahip olsaydı, Playboy,
Penthouse, Playgirl hayali-seksi satamaz, ya da şimdiki başarısına ulaşamazdı.
Kadın dudak boyaları ve kadın çorapları şimdi seksüel organ çağrışımlı
biçimdeki kutularda\kaplarda satılmaktadır. Erkeklerin son model spor arabaya
düşkünlüğünün altında reklamlarla yaratılmış, "güzel kadınların"
dikkatini çekme yatar. Kitle iletişim araçlarıyla sunulan reklamlar geçici ve
tekrarlanması yeniden kullanmayla sağlanabilecek "mutluluklar"
yaratırlar. Bu yaratma işinde, örneğin, seksüel çekicilik ve seksüel davranış
yeniden tanımlanır. Bu tanımlama yoluyla dikkatler tüketim mallarına ve bu
mallarla eşleştirilen fantezilere yönlendirilir.
Çağdaş toplumda, insanlar sadece üretim, bölüşüm ve
alışveriş aşamalarında sömürülmemektedir. Aynı zamanda tüketim aşamasında da
sömürülmektedir. İnsanlar sadece maddi olarak yoksul/yoksun bırakılmamakta,
aynı zamanda bu materyal zenginliği/yoksulluğu yaratan materyal/maddi üretim
tarzını ve ilişkilerini destekleyen düşünsel/bilişsel ve duygusal olarak da
yoksun bırakılmaktadır. Bu düşünsel ve duygusal yoksunlukla yanlış
konumlandırılmış duyarlılıklar gelir. Reklamcılık dahil medya endüstrilerinin inşa
ettiği “emtia estetiği” ile yoksullaştırmanın değerleri, algıları ve
davranışları yaratılır.
Okuma kaynakları
Abercrombie & Fitch Advertisement (n.d.).
www.abercrombie.com.
Blair, J. D.,
Stephenson, J. D., Kathy L. Hill,
K.L. and Gren, J. S. (2006). Ethics in advertising: sex sells, but
should it? Journal of Legal, Ethical and Regulatory Issues, Jan-July.
Cebrzynski, G. (2000, March 13). Sex or sexy? The difference
is that one sells, and the other doesn't. [Electronic version]. Nation's
Restaurant News, 34, 11, 14.
Erdogan, İ. (nd). www.İrfanerdogan.com (cinsiyet ile ilgili
yazılar)
Hall, C. C., & Crum, M. J. (1994). Women and “body-isms”
in television beer commercials. Sex Roles, 31(5/6): 329-337.
La Tour, M. & Henthorne, T.(1994, September). Ethical
judgments of sexual appeals in print advertising. [Electronic version]. Journal
of Advertising, 23(3), 87-91.
Ordonez, I. (2003, September). Peddling sex: Taut and trim
flesh hits billboards as advertiser's aim low. [Electronic Version]. Business
Mexico, 13(9), 48.
Ramirez, A. & Reichert, T. (2000). Defining sexually
oriented appeals in advertising: A grounded theory investigation. [Electronic
version]. Advances in Consumer Research, 27, 269-273.
Reichert, T. and Fosu, I. (2005). Women's responses to sex
in advertising: Examining the effect of women's sexual self-schema on responses
to sexual content in commercials. Journal of Promotion Management, 11 (2/3):
p142-153.
Reichert, T. and Lambiase, J. (2003). How to get "kissably
close": examining how advertisers appeal to consumers' sexual needs and
desires. Sexuality & Culture, 7 (3): 120-136.
Taflinger, R. (May 28, 1996). You and Me, Babe: Sex and
Advertising. http://www.wsu.ede:80801-taflinger/sex.html.
Tom, R. (2003) The Prevalence of Sexual Imagery in Ads
Targeted to Young Adults.Preview. Journal of Consumer Affairs, 37(2): p403-412.
Victoria's Secret Advertisement (2003)
http://www.gtslade.com/vs/vs3
Whipple, T. & McManamon, M. &. (2002, Summer). Implications
of using male and female voices in commercials: An exploratory study.
[Electronic version]. Journal of Advertising, 31(2), 79-91.
[1]
Metafor: (egretileme, mecaz): Bilinenden ve tanınandan hareket ederek bir şeyi
anlatma. Metonim: (çağrışım, akla getirme) ilişkili bir ayrıntının kullanımı
yoluyla bir fikrin/objenin uyandırılmasını içerir. Örneğin, sararmış yaprağın
son baharı akla getirmesi.
[2]
Vekaleten seks: (bkn: Vicarious relationship). Seks normal olarak iki karşı
cins arasında olan bir ilişkidir. Bu ilişki çeşitli nedenlerle
gerçekleştirilemediğinde veya yeterince tatmine ulaşamadığında, kişi seksüel
gereksinimini, karşı cinsten biriyle girişilen ilişkiden geçerek giderme
yerine, başka yollardan giderir. Bu gidermenin bazen farkındadır (mastürbasyonda,
hayvanlarla ve maketlerle yapılan sekste olduğu gibi, hatta eşcinselliği de
buraya katabiliriz), bazen de farkında değildir (sigara içmede, işkence
yapmada, coplamada, silah kullanmada, bir şey yemede, içmede ve tüketmede
olduğu gibi).
[3]
Fallik (phallic): Sertleşmiş erkek organıyla ilişkili; seksüel güç (bkn Freud)
[4]
Burjuva feminizminin egemenliğindeki dünyada aseksüel veya eşcinsel olarak söz
söyleyebilirsin, ama hetereoseksül olarak sen “erkek söylemi yapan” bir
seksistsin.
[5]
Bu tür kavramları kullanmak utanç verici değil mi? İnsan rahat hissetmiyor
kendini; bir ilişkisel insan gerçeğini anlatamıyorum; ama reklamcılar,
televizyoncular, sinemacılar anlatıyor; hem de nasıl bir pisliğe ve çöplüğe
dönüştürerek. Pislik ve çöplük sözüm sizi rahatsız mı ediyor? Hiç “neden ben yanlış duyarlılıklara sahibim”
diye düşündünüz mü? “Pislik ve çöplük” diye “küfrediyor” diyerek bana yüklenme
yerine, neden pisliği ve çöplüğü üretenlere yüklenmiyoruz? Bunu da meşrulaştıran
yanıt kesinlikle vardır: Söylem tarzı önemlidir, insanların duyarlılıklarına
dikkat etmek gerek! Daha iyi ve düzgün dille uygun anlatılabilir. Çok doğru.
Ama, senin duyarlılıkların senin mi ve senin için mi? Senin dilinin ne kadarı
senin ve senin için? Ben aslında, işlenen pislik ve çöplük bilişleri yıkmak
için, pisliğe pislik çöplüğe çöplük diyorum. Ben, tabuları yıktığını söyleyen
(cinsel tercihler konusunda tv programlarını ve tartışmalarını düşünün), fakat
aslında kadını ve erkeği aşağılayan, insanlar arasında sevgi ve duygusal bağı
endüstriyel çıkarları gerçekleştirmeyi sokan “şemşamerleştirilmiş” (sakın
eşcinsellik olarak anlamayın) insan ilişkisinin ekilmesine karşıyım. Ben “tüfek
icat oldu mertlik bozuldu” diyen geri-zekalılaştırmaya karşıyım: Tüfek icat
olduğu için mertlik bozulmadı. Namertlik olduğu için tüfek icat edildi. Tüfeği
suçlamayalım. Medyayı suçlamayalım. Medyayı, reklamı ve tüfeği kimin ne amaçlar
ve sonuçlarla kullandığını anlamaya çalışalım. O zaman sorunun “reklam” denen
cansız üründe değil, o ürünü üreten ve ardından da kullananlarda olduğunu
anlarız. Yineleyeyim: Neden bazı kavramların kullanılması seni rahatsız ediyor?
Buna verdiğin “neden” kimin ve neyin nedeni, kimin ne tür çıkarını ve
yönlendirmesini destekliyor?
Bilim ve Utopya, sayı 179, Mayıs, 2009
Bilim ve Utopya, sayı 179, Mayıs, 2009