CİLALI BAŞ DEVRİ 21. YÜZYILDA İNSANLIK:

MODERNLEŞME VE TELEVİZYONLA EĞİTİM

1950'lerin başında Alex Inkeles ve benzerleri, modern toplumda kitle iletişimin amacının gerekli yeni beceriler öğretme olduğunu öne sürdüler. Bu görüş medya endüstrisi için bedava ve oldukça verimli bir reklamdır. Bu görüşle birlikte, medyanın, eğitimde, tarımda, sağlıkta, toplum kalkınmasında, endüstriyel becerinin öğretilmesinde ve okur-yazarlıkta kullanılarak modernleşmeyi sağlayacağı, iteceği ileri sürüldü ve bu yolda yaygın girişimler yapıldı. Aslında, dikkat edersek, bütün bunlar teknoloji transferi ve teknolojinin yeni alanlara girmesi için hazırlanan meşrulaştırma ve gereklilik kılıflarıdır. Bu gereklilik kılıfıyla sadece medya transferi yapılmadı; aynı zamanda profesyonel ideolojiler ve medya-insan (araç olan insan) transferi de yapıldı. Bu medya-insan transferinin en iyi niyetli olanları “az gelişmiş ülkelere” yardım amacıyla giden Barış Gönüllüleri'dir. [1] Büyük çoğunluğu oldukça insanca duygularla yardım için başka ülkelere giden bu insanlar ne yazık ki hem Amerikan politikası tarafından kültürel yayılma amacı için kullanılmış hem de gittikleri yerde “Yankee go home” ile karşılaşıp şaşırmışlardır. 

Televizyonla eğitim sadece az gelişmiş ülkelerde kullanılmaya başlanmadı, aynı zamanda, örneğin Amerika'da okullara kısa zamanda girmiştir. Bugün (1990'lar) benzeri süreç bilgisayarlar için 1980'in sonlarından beri yaygınlaşmıştır. 1970'in başlarında Purdue Üniversitesi'nde, “televizyon eğitimi” dersi en çok öğrenci çeken derslerden biriydi. Televizyon endüstrisinin eğitim potansiyelini kullanarak oldukça yaygın bir şekilde üniversitelerin iletişim fakülteleri dışına yayılması bu yıllara rastlar. Öyle ki bazı zengin departmanların televizyon stüdyoları iletişim bölümünde bile yoktu. Radyo ve televizyonun eğitimdeki rolü ve kullanılması 1960'larda kalkınma çabaları içine alındı ve kalkınma planlarına eklendi. UNESCO Afrika ve Asya'da yaygın bir medyayla eğitim teşviki girişimine başladı. Okur-yazarlıktan yoksun insanlara yeniliklerin getirilmesi ve işlenmesi olasılığı televizyonun çekiciliğiyle desteklenen okur-yazarlık programlarına bağlandı. Ülkelerin kendi girişimleri yanında, iletişim uydularıyla Brezilya ve Hindistan’a televizyonla eğitim program projesi başlatıldı. Brezilya askeri cuntasına ve Hindistan yönetici sınıflarına ABD tarafından, bu projeye katıldıkları için “bilimsel ve teknik” destek adı altında çeşitli yardımlar yapılacağı sözü verildi. “Uyduyla Eğitici Televizyon Deneyi” Hindistan'da ATS-6 uydusuyla, toplu televizyon seyiri sağlanan 2300 köye yayın yapmaya başladı. Denemenin sonucu tarım pratiklerindeki gelişme ve aile planlaması anlayışını benimseme konusunda etkisizlik olarak belirlendi. 1970'in başında bu olurken Hindistan televizyonu, uydu ile özel teşebbüs kontrolünde yayına başladı. 

Brezilya denemesi 1970'lerin ortasında başladı, fakat sivil ve “milli güvenlik” bahanesiyle eğitime karşı olan askeri çıkarların çatışması sonucu engellere uğradı. Fakat 1977'de Brezilya devleti, özel televizyon şebekesi GLOBO ile Intelsat iletişim uydusunu kullanarak yaygın bir eğitim programına girdi. GLOBO, 1990'a gelindiğinde dünyanın en güçlü özel iletişim firması durumuna geldi. Fakat Brezilya halkı için gelişme yerine gerileme oldu: Resmi istatistiklere göre, öğrencilerin % 42'si daha ilk okulu bitirmeden okulu terk etmektedir. Brezilya’nın iş gücünün dörtte biri yani yüzde yirmi beşi (rakamla da % 25), erginlerin aldığı ücretin üçte birini alan ücretle çalıştırılan 10-14 yaşları arasındaki çocuklardan oluşmaktadır (Mattelart, 1994: 164). 

Televizyonla eğitim de, diğer modernleşme ve kalkınma faaliyetleri gibi, büyük ölçüde başarısız kaldı. Bu başarısızlık da, elbette, “artan beklentileri” karşılanmadığı için “artan frastrasyonlara” uğrayan insanlara yüklendi. Çare olarak da ayrı giysideki aynı modernleşme ve “tüketimle demokrasi” için gerekli yeni alışkanlıkların işlenmesi ve daha uygun koşullarla verilen yeni teknolojiler ve finans yardımı öngörüldü: Bu yaklaşım hem IMF, hem Dünya Bankası hem de “Gündem 21” program ve önerilerinde açıkça görülmektedir. 

[1] Bize Barış Gönüllülerinin casus, CIA ajanı oldukları söylenmişti ki gerçekte bu büyük çoğunlukla doğru değildir. Bu tür Amerikan insanını bilmek için Amerikan insanını anlamak gerekir: Bu insanlar 1917 Ekim devriminde Amerika'yı bırakıp savaşmak ve devrime katılmak için gitmişlerdir. Franko İspanya'da kendi milletini kasap gibi doğrarken; Amerika'dan bu insanlar Franko’ya karşı savaş için gitmişlerdir; Bosna'da bile Amerikalı siviller yardıma gitmiştir. Amerika'da bilmediğimiz ve bize film ve televizyonlarda gösterilmeyen bir başka Amerika daha var: Para için anasını satanların yanında, doğru,haklı ve insanca değerler için mücadele eden insanlar.
Share:

Translate

Çok Okunanlar

YENİLER

Blog Arşivi

Labels Etiketler

Burs ve Kitap

Kitaplar BEDAVA

Kitaplarımın hiçbiri kesinlikle satılık değildir (olası istisnai durum için lütfen okuyun). Gerçi birkaç öğrenciye burs vermek için  bi...