ERCİYESİN ÖYKÜSÜ: DÜN ÖYLEYDiM, BUGÜN ÇIRILÇIPLAĞIM, KURUDUM, ZEHİRLENİYORUM.

İrfan Erdoğan

Kürşat Başdemir, Bilim ve Ütopya dergisinin Ocak 1997 sayısında, Erciyesin Öyküsü başlıklı yazısında, bize oldukça faydalı tarihsel bilgiler vermektedir. Zevkle okudum. Yazı Erciyes'in romantik duygululuğuyla ve övünüşüyle ve de özlemiyle bitiyor, fakat nedense Erciyes bugün nasıl hissettiğini, ne durumda olduğunu anlatmıyor. Erciyes yoksa her yıl eteklerinde toplanan ve kurt resimleri çizerek, poşetlerle ve diğer atıklarla dağı taşı çöplüğe döndürenler gibi bilinç yoksunluğuna veya bilinç felcine mi uğradı dersiniz? Erciyes kültür mozağinden bahsederken, bu mozaikteki egemenlik, baskı, sürgün, İnönünün treninin durduruluşu, Kayserili tüccarların yag, şeker gibi temel ihtiyaç maddelerini saklayarak kıtlık yaratması ve karaborsa ile azami kar elde edişlerini pek de irdelemiyor.

Kayseri veya diğer yerlerde daima dini, ekonomik ve kültürel egemenliğe karşı direnişolmuştur. Bu direnişmozaikteki birlik beraberliği değil egemenlik ve mücadeleyi anlatır. DIn ve tekkeler egemenlik ve mücadele ilişkisinde ya egemenliğin yanında egemenliği destekleyip ondan payını alarak, ya egemenenliği bizzat ellerinde tutup temsil ederek, ya da egemenliğe karşı direnerek toplumun günlük yaşamında yer alırlar. Erciyesin dili bir etkileşimin dilidir ve bu etkileşimde etkilenen taraf daha çok Erciyesdir ve bu etkilenme daha da artmaktadır.

ERCİYESİN BUGÜNÜ: ROMANTİZMDEN TALANCI VE TAHRİPÇİLİĞE

"Her bahar gelişinde uzaklardan Gesinin kirazlarını Efkere' ye taşıyan güvercinleri görürürüm. İçimi bir hüzün kaplar. Her Ağustos sonu çıra günlerini anımsarım. Zirveme yaklaşan dağcıların sanki birazdan çıra ateşini yakıp bağ bozma zamanını haber vereceklerini zannederim" diye içlenip romantikleşiyor Erciyes. O dündü, bugün Erciyes çırılçıplak: Erciyes taşlarla kaplı, yeşillikten ve ağaçtan yoksun bırakılmış. Kayserlinin tütününden, dumanından, kurşunlu benzinli arbalarından ve endüstriyel süreçlerinden çıkan zehirli gazlarla ve atiklarla boğuluyor Erciyes. Erciyes'in gözleri hava kirliliğinden kanla dolu, ciğerleri simsiyah. Erciyes çakılmış Kayserinin böğrüne, kımıldıyamıyor; kaçamıyor kanser saçan gelişmesinden Kayserinin...

Erciyeste kayserinin çocukları kızak kayardı kışın; şimdi Erciyes kışturizminin orospusu olarak kullanılıyor. Kızakların yerini kayaklar, kayılan yerleri oteller ve tesisler doldurmaya başladı. Erciyes turizm tüccarının elinde ticaret malı oluyor.

Erciyesin karı pekmezle karıştırılıp yenirdi. Erciyesin karı şimdi ne tür kimyasal zehirlerle dolu dersiniz? Erciyesin karını yiyenler ve kar suyunu içmek için Romantiklikte inleyen Erciyes olmak gerek.

Erciyesin suları berraktı. Yine de buz gibi kaynakları var. Peki akar suları? Akar sular kimyasal atık alanı olmuş. Ankara yönünden girişte keskin lağım kokusuyla karşılar Kayseri sizi. Sarımsaklının barajına Bünyandan gelen su Bünyanın lağımıyla ve hayvan kesimi atıkları ve deterjan sularıyla dolu. Biz bu suda yüzerdik ve balık avlardık. Şimdi balık çıftlikleri kurulmuş, akarsular cehennem suyu gibi..

Erciyesin bir zamanlar sevgiyle seyrettiği kuşcenneti ve diger ışlak alanları tahrip edilmekte, hor kullanımla canlilariyla birlikte yok edilmektedir. Erciyesin gözleri yaşlı...

Eski bağlar ve bahçeler ya terkedilmiş, bakılmamakta, ya da büyüyen sermaye tarafından satın alınmakta ve büyük çiftlikler kurulmaktadır. Gesi bağı türküleri, bağ bozumunun dayanışmacı kültürünün çevreyi dolduran yaşam ve mücadele dolu sesleri duyulmaz oldu artık. O seslerin romantikliğinde başı dönen Erciyes şimdi, Batının ve Japonyanın benzinli-motor sesleriyle her gün üç kez aspirine muhtaç başağrılarıyla cebelleşmektedir. Aspirin Batının ithal edilen teknolojisi ve bilgisi ve de bilimi gibi çok nadiren soruna çaredir; Sadece sorunun belirtilerini (başağrılarını) yeniden gelmesi için giderir. Aksi taktirde BAYER'e birkaç kullanıştan sonra gerek kalmazdı: (Dikkat edersek, bu son birkaç cümlede bağımlılığın öyküsünün yattığını görürüz.)

Erciyesi Kayserililer hafta sonları piknik ve eğlence için kullanırlar. Bu kullanış kadir bilen, hürmet ve sevgi taşıyan bir yaklaşımdan cok uzak, gaddarca, kadir ve şinas bilmez, hunhar ve talancı bir kullanışbiçimidir. Bir hafta sonu akşamı Kayserililerin arkada bıraktıklarına baktığında Erciyesin midesi iğrentiyle bulanır. Her yer atıklarla doludur. Erciyesin agaçsız gövdesinde taşlara tuttunan binlerce plastik poşet rüzgarın vuruşuyla acaip sesler çıkararak sallanır durur. Kentler arası yollarda Erciyesin kanlı gözleri agaçlara çıkmışpoşetlere üzgün üzgün bakar durur. Elinden birşey gelmez Erciyesin.. Bakar durur. Erciyes bakıp dururken, büyük sermayenin desteklediği çevre sempozyumlarında davranışçı psikolojinin p'sine sarılı kalmışprofesörler yaptıkları araştırmaların sonucunda çare olarak "halkı bilinçlendirme, eğitme" propagandasını sunarlar. Bu sırada, plastik ve zehir endüstrilerinin büyük başları zevkle whiskilerini yudumlayarak zevklenirler.

Gögsünü eşerler Erciyesin, zenginler yazlık villarını kondururlar. Erciyes, yukardan Kayserilinin taşyığını peyzaj zevkininin iğrençliğine bakıp iç çeker. Taşocakları ve endüstriyel alıntılar sonrası viraneye döndürülerek terkedilen alanlar bir yara gibi durur Erciyesin gögsünde ve etrafında...

Kayseri'de kışın göz gözü görmez. Kayserilinin gözü bir dümen çevirip veya bir tezgah kurup villa dikmek ve karısının dırdırını ve kıskançlık duygularını tatmin etmek etrafında döner. Kayserilinin Erciyese ne sevgisi ne de saygısı vardır. Kayserili gerektiğinde Erciyesi karısı veya eşşeği gibi kullanır ve tatmin olduktan sonra bir kenara atar. Erciyes çaresiz ve güçsüz bakar durur. Erciyes mutlu mu? Erciyes nasıl mutlu olabilir günümüzün ezici, talancı, tahrip edici, kanser verici, boğucu, dumanlı ve ve gaddar gerçeğinde... Erciyes ancak bir şekilde mutlu olabilir: Geçmişe kaçarak ve geçmiştekini romantikleştirerek... Bu kaçış Erciyesi ne Kayserilinin adice kullanışından ne de kanserli kentleşme ve endüstrileşmesinin ciddi etkilerinden kurtarabilir.

Erciyes çırılçıplak, soyulmuş, talan edilmiş, kötüye kullanılmakta ve zehirleniyor. Soyulan, talan edilen, ezilen ve kotüye kullanilan sadece Erciyes mi?

Erciyes Mozaiğin bir parçası? Ne mozaiği kardeşim!! Ezenle ezilenin, sömürenle sömürülenin, devlet ve\veya özel teşebbüs sisteminin bürolarında ve işyerlerinde yürütülen örgütlü terörle, bu terörün kurbanı kitlelerin oluşturduğu bir mozaik kesinlikle barışı, kardeşliği, birliği, beraberliği, dayanışmayı destekleyen karaktere sahip değildir. Bu mozaiktekilerin bu mozaiği tutma çabasıyla yaptıkları barış, kardeşlik, bütünlük, beraberlik çağrısı Kayserilinin alnı-sakar eşegi boyayıp satışına benzer: Siyasal tüccarın İdeolojik sahtekarlığı..

New York



January 23, 1996
Share:

Translate

Çok Okunanlar

YENİLER

Blog Arşivi

Labels Etiketler

Burs ve Kitap

Kitaplar BEDAVA

Kitaplarımın hiçbiri kesinlikle satılık değildir (olası istisnai durum için lütfen okuyun). Gerçi birkaç öğrenciye burs vermek için  bi...