CİLALI BAŞ DEVRİ 21. YÜZYILDA İNSANLIK:

Sokak Köpekleri Yok Edilmeli!

CEHALETİ BESLE, BİLGİÇLİK TASLAT, GEREKTİĞİNDE KULLAN
İrfan Erdoğan
1. Hayvanlara yaşam hakkı: Hipokrasi ve gerçek 

Her yıl beş milyon ton büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hayvan yiyenlerin ülkesinde, kedi yiyen Japon kadın haberini duyan halk bu vahşeti kınadı. Vahşi Japon kadın sınır dışı edildi. O gün 14 bin ton et yiyen hayvan sever millet, vahşeti cezalandıran hukuk devletini alkışladı ve çok rahatladı. (Yaygınlaştırılmış hunharlığı meşrulaştır; ötekini gayri-meşrulaştır; iki yüzlülüğü, hipokrasiyi, çifte standardı normalleştir; yaratılan kitleleri kullan ve yönet. Şimdi en baştan tekrar okuyun) 
Şu soruyla devam edelim: Köpeklerin yaşam hakkı var da, ineklerin, tavukların, koyunların, balıkların ve benzerlerinin yaşam hakkı yok mu? 
Türkiye’de bir günde öldürülerek ve parçalanarak marketlerde satılan canlıların sayısı, yasayla meşrulaştırılarak uyutulacak ve kısırlaştırarak yok edilecek köpeklerin (tahmini 6.5 milyon) sayısından çok daha fazladır. 
“Üretimin ve üreticinin yüzyılı” diye propaganda yapan Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvancılık (katliam) Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre, 2023de yemek için kesilip katledilen büyük baş hayvan sayısı 39 milyon (sığır 5.8 milyon, koyun 25.4 milyon, keçi 6.8 milyon ve manda 69.6 milyon). (Balıkların sayısı belki de birkaç milyardır). 2023de, toplam 2.4 milyon ton et tüketimi yapılmış: “boğazınıza dursun” demenin hiç bir anlamı yok, çünkü beddualar kabul edilseydi, şimdiye insan kalmazdı dünyada herhalde. Bu beddualar bize söyleyene pek hayırlı gelmeyecek sonuçları olacak bir kaç şey daha anlatıyor.). Bu istatistikleri verirken aklıma ilk gelen “sahtekarların ve dolandırıcıların egemen olduğu ortamlarda, bu istatistiklere güvenmeyiz” düşüncesiydi. Kesilen kanatlı sayısını vermemiş, onun yerine kaç ton olduğunu vermiş: Kanatlı 2.3 milyon ton, Büyük baş 2.4 milyon ton. Bunun bir anlamı da şudur: Bizim millet zengin olduğu için (!) kolayca büyük baş hayvan eti alıp yiyor; daha ucuz olan tavuk etine daha az tenezzül ediyor! (Hiç sanmıyorum; kanatlı hayvan eti tüketimi diğerlerinden belki de birkaç misli fazladır). 
Diğer bir soru: Hayvan hakları savunucuları ve şirketlerin sözcüleri medya profesyonelleri neden köpek hakları çığırtkanlığı yapıyor da, her yıl milyonlarca katledilen diğer hayvanların “yaşam hakkı” için feryat etmiyorlar? Meşrulaştırma, normalleştirme ve evrenselleştirme; ve elbette gayri-meşrulaştırma, anormalleştirme: Eğer (kedi ve) köpek etleri de marketlerden satın alınıp yenseydi, hiç kimse “köpeklerin yaşam hakkı var” diye feryat etmezdi.

  2. Sokaktaki doğal çoğalmayı endüstriyel evcil hayvan üretimine dönüştürme

Merak etmeyin, daha önce başka ülkelerde oynanan bu iki tür soykırım oyununun sonucu soykırım olmaz, çünkü 250 milyar dolarlık evcil hayvan bakım/sağlık endüstrisi ve 105 milyar dolarlık evcil hayvan yiyecek endüstrisi, kısaca trilyon dolara yakın uluslararası evcil hayvan endüstrilerinin Türkiye’de daha da yaygınlaştırılması gerekir. Dolayısıyla, sokak hayvanları giderse, evcil hayvanları üretme şirketleri büyür ve evlerde beslenen evcil hayvan sayısı artar. 
Yani, sokakta kedilerin ve köpeklerin yaşama koşulları ortadan kaldırılırsa (sakaklar köpek ve kedilerden temizlenirse), her yıl ailelere satmak için köpek ve kedi üretimini kendileri kendi şirketlerinde daha çok yaparak büyürler. Böylece köpek ve kedi bakımı ve yiyeceği endüstrileriyle birlikte büyüyerek ve yaygınlaşarak, Anadolu’yu da yaygın istila altına alırlar (evcil hayvanlarla ilgili olarak henüz istila çok az). 
Daha iyi anlaşılsın diye örnekle anlatayım: Nasıl ki, sokakta, mahallede oynanan futbol ve voleybol, şirketlere çok az gelir sağlarsa, sokak hayvanları da şirketlere pek fazla gelir sağlamaz. Sokak köpekleri kısırlaştırılırsa, aşılanırsa, sadece sınırlı bir kesim para kazanır. Zaten Türkiye’de evlerin içinde pek fazla köpek ve kedi de beslenmiyor. Eve köpek ve kedi almak isteyenlerin muhtemelen büyük kısmı mahalleden falan alıyordur. O zaman ne yapılması gerekir? Sokakta oynanan oyunların, sokaktan, örneğin “halı sahaya ve Futbol şirketlerinin tesislerine taşınması gerekir. Aynı şekilde, yiyecekten yıllık bakımlarına kadar çeşitlenen faaliyetlerden trilyonlar vuracak kapitalistlerin vurgunlarını genişletmek ve artırmak için, sokak köpeklerinin olmaması, köpek doğum ve üretim işi sokaktan alınıp şirketlerin total kontrolü altına girmesi gerekir. Bunun için de, sokak köpeklerini ortadan kaldırma politikalarının ve uygulamalarının başlatılması gerekir (zaten başlamıştı). Başlatmak için de bahanelerin ve gerekçelerin uydurulması ve bulunması ve hatta yaratılması gerekir. Bu aynı zamanda, medya gündemine taşınması ve çatışmalar çıkartılmasını gerektirir. O zaman, kapitalistlerin çıkarlarına işlevsel olan birbirine alternatifmiş/muhalifmiş gibi gösterilen/görülen sanki ilk kez oluyormuş gibi yüzyıllardır insanları ısıran köpekler varken, “sokak köpekleri sorunu ve çözümler” üretilir ve teşvik edilir. Kapitalist devletin en yobaz veya azgın yöneticileri, örneğin “köpekleri uyutalım” yasası çıkartmak ister (bu yasayla başka amaçlarına da işlevsel olan başka kuşlar vurmayı da planlarlar). Sermayenin çıkarına olmayan “hayvan haklarını savunmayan Hayvan hakları savunucu örgütlerin” medya yoluyla yönlendirilmesiyle hayvan seven insanlara “öldürmeye hayır, kısırlaştırmaya evet” olarak özetleyebileceğimiz “çözümler” peşinde koşmaları sağlanır. Aynı “İstanbul sözleşmesi” gibi, asla gerçek çözüm olamayacak sahte-çözümlerin peşinde insanları koşturma gibi (Eğer yasalar çözüm olsaydı, ülkede hırsızlık, cinayet ve diğer şeyler olmazdı. Eğer ölüm cezası veya yüksek cezalar, suç işleyecekleri durdursaydı, birilerine çok para kazandıran ve bizim cebimizden çıkan paralarla suçluların beslendiği hapishaneler ağzına kadar dolu olmazdı (Bu söze karşı çok-bilmiş geri-zekalılığın sesini duyar gibiyim: “O zaman yasalar ve hukuk sistemi olmasın mı? Olmazsa kaos/kargaşa olur.”). 
Abartılarak yaratılmış sokak köpekleri sorununa çözümler tartışmaları medya gündemiyle tüm millet izletilir ve milletin de gündemi yapılır. Herkes “sokak hayvanlarının yaşam hakkı ve çocukları ısırmaları birilerinin çıkarına işlevsel olan kısır döngülü ikilem içinde tartışmaya sokulur.

   3. Sokak hayvanlarına yaşam hakkı: Uyutarak mı yoksa kısırlaştırmayla mı soykırım? 

Binlerce yıldır Anadolu’da köpekler çoluk çocuk ayırt etmeden insanları ısırır. İnsanlar da köpeklere vahşice dayaklar atar. Neden birden bire birileri “sokak köpekleri çocukları ısırıyor, uyutup kurtulalım” diye yasa getirmek istedi? Ama bu uyutmayla (hızlı) katliama ve soykırıma karşı olan çok duyarlı, çok çağdaş hayvan severler “bu bir caniliktir; uyutarak soykırıma hayır” diye sokaklara döküldü. Uyutarak yapılacak canice soykırıma karşı insancıl çözümü sundular: “Kısırlaştırarak (az hızlı) soykırım.” (Bilgiçlik taslayan cehaleti üret, kullan ve yönet politikası) Soykırım birkaç şekilde yapılır. Gündemde olan iki tanesine göz atalım: 

a. Kısa yoldan vicdanlı! soykırım: Hepsi fiziksel olarak şırıngalanarak uyutulur. Ama bu sırada, evlerde köpek besleyenler için köpek üretme ve satma işini yapan kapitalist sermaye büyür ve yaygınlaşır. 

b. Uzun yoldan çok vicdanlı! soykırım: Bu çözüm yolunda, kısırlaştırmayla soykırım yapılır: Bir müddet sonra sokak köpekleri kalmaz. Bu durumda da kapitalist köpek sermayesi köpek üretme ve satma işiyle büyür. ((Şu yazacağım ABD’de yapıldı: Baş belası, işsiz yoksul genç kadınlar hastaneye gittiklerinde ya haberi olmadan, ya da “sana hastanede bakarız, ama bir şart ile, seni kısırlaştırmamız gerekir” diyerek, “zorla gönüllü edilerek” kısırlaştırılır. Böylece, “iş kazaları, maden faciaları (katillik değil!)” gibi diğer yollarla yapılan “yoksul soykırımı” faaliyetleri çeşitlendirilerek zenginleştirilir).
Share:

Translate

Çok Okunanlar

YENİLER

Labels Etiketler

Burs ve Kitap

Kitaplar BEDAVA

Kitaplarımın hiçbiri kesinlikle satılık değildir (olası istisnai durum için lütfen okuyun). Gerçi birkaç öğrenciye burs vermek için  bi...