"Şimdiye kadar Roma imparatorluğu sırasında Hıristiyan mitlerin büyümesi mümkün oldu, çünkü basın henüz icat edilmemişti diye düşünülüyordu. Tam tersine, buluşları bütün dünya üzerinde bir anda yayan günlük basın ve telgraf daha önceleri bir yüzyılda yapılabilecek mitlerden daha çok miti bir günde uydurmaktadır." (Marks, 1871, aktaran Cohen & Young, 1973)
Bir iddiaya göre “eğer televizyon olsaydı, Hitler olmazdı” deniyor (örneğin McLuhan). Televizyon vardı ve Reagan ve Türkiye’deki benzerleri çıktı. Aslında televizyon olsaydı, Hitler işini çok daha kolay ve çok daha etkili bir şekilde yapardı. Kitle iletişimiyle egemen uydurular ve bu uyduruların yaratıcıları eski yerelliği ortadan kaldırdı ve uyduruyu ve uyduranı ulus içi ve uluslararası şöhret yaptı.
Kitle iletişimiyle tüketim için bir şeyler üretilir ve dağıtılır. Egemen görüşe göre, örneğin kitle iletişimi filmle, gazeteyle, mecmuayla, televizyonla haber, enformasyon, bilgi, kültür ve eğlence üretir. Bu görünenin altında, kitle iletişimi aslında kitle iletişimi araçları denen araçlar üzerine yüklenmiş görüntülü, yazılı ve sesli/sözlü şifrelerden geçerek belli örgütlü yer ve örgütlü zamandaki insanı ve üretim biçimi ve ilişkilerini yeniden-üretir. Bunun anlamı oldukça açıktır: Kitle iletişiminin tek bir ürünü yoktur, ürünleri vardır. Kitle iletişiminin örgütsel yapıda üretim yanına bakıldığında, kitle iletişim örgütünün aracı ve bu aracın taşıdığı şifreler ve bu şifreleri üretenlerin üretim süreci içinde üretilmesini (profesyonellik ve profesyonel ideolojilerin, ücretli köleliğini tanımayan bilinçteki insanın üretilmesini) görürüz. Üretilenlere gazete, dergi, film, CD, program gibi isimler verilir. Bu ürünler tüketim için dağıtılır. Aynı zamanda üretileni tüketiciye ulaştıran dağıtım yapısı oluşturulur. Tüketici, kitle iletişiminde, izleyici olarak üretilir. İzleyicinin üretimi tüketimden geçerek sağlanır. İzleyici tüketmeyle sadece kendini yeniden-üretmez aynı zamanda üretimi de yeniden-üretir.
Kitle iletişiminin ürün üretiminden, dağıtımı ve tüketimine kadar bütün aşamalarında farklı tüketimler vardır. Üretim sırasındaki tüketim, üretim araçlarının ve emeğin kullanımıyla olan tüketimdir. Bu tüketimle iletişimin ürünü üretilirken, bu üretimi üreten araçların, gereçlerin ve emeğin de tüketimi, dolayısıyla dinlenmesi, yenilenmesi veya zamanla tümüyle değişmesi gerekir. Aynı konu dağıtımda da geçerlidir. Kitle iletişiminin ürettiği ilk ürünün (örneğin tv programının) tüketimi izleyiciler tarafında yapılır. İkinci ürünün (izleyicinin) tüketimi reklam endüstrisi ile medya endüstrisi arasındaki ilişkide yapılır. Tüketim kullanımla ve bu kullanıma atfedilen kullanım değeriyle birlikte olur. Bu kullanımın (tüketimin) doğasından geçerek üretimin koşulları yeniden-üretilir: Kullanımla/tüketimle üretimin tarzı belirlenmez. Üretimin doğası (teknolojik yapı) tüketimin belirleyicisidir. Üretim olmaksızın tüketim olamaz; fakat tüketim olmaksızın, teorik olarak faydasızlığı nedeniyle için üretim olmaz. Tüketim üretimi iki şekilde üretir: (a) Bir ürün ancak tüketimden geçerek gerçek ürün olur. (b) Tüketim yeni ürün için gereksinim, dolayısıyla neden yaratır. Gereksinim olmaksızın üretim yoktur; tüketim gereksinimi yeniden yaratır. İzleyiciler medya tüketimlerinden geçerek yönlendirilen tüketimleriyle, sadece kitle iletişiminin üretiminin koşullarını/doğasını yeniden-yaratmazlar, aynı zamanda kitle iletişiminden geçerek doğrudan veya dolaylı çıkar sağlayan bütün örgütlü yapıları da yeniden-üretirler. Dolayısıyla, kitle iletişiminin izleyicileri ürün tüketimiyle hem medya firmalarının ekonomik varlığının garantisi olurlar hem de bu firmaların ekonomik varlığını sağlayan kamu ve özel yapıların ekonomik ve ekonomik olmayan amaçlarının gerçekleşmesi olasılığını artırırlar. Böylece izleyici tüketimle fiziksel ve psikolojik olarak kendini yenileme, rahatlama, dinlenme, eğlenme, doyum sağlama işini (üretimini) yaparken, aynı zamanda tüketime kadar olan bütün aşamalardaki egemenlik ve mücadele koşullarının süregelen ve tüketimin doğasıyla yeniden oluşan doğasını üretir. Fakat şu asla akıldan çıkarılmamalıdır: İzleyiciler son ürünün kullanım doğasından gelen üretimin koşulunu yeniden-üretme ötesinde, üretimin ve dağıtımın ekonomik ve siyasal düzenlenmesi ve üretim politikalarında kendi istemlerine bağlı planlı bir etkiye sahip değildirler.
Marks’ın “Siyasal Ekonominin Eleştirisine Bir Katkı” yapıtına ek 1’de belirttiği gibi (1857) üretim aynı zamanda tüketimdir ve tüketim aynı zamanda üretimdir. Her biri aynı anda kendinin karşıtıdır. Üretim tüketimin maddesini ve tarzını nesnel ve öznel olarak üretir. Üretim aynı anda tüketimi yaratırken tüketiciyi de yaratır. Üretim tüketimi (a) tüketimin maddesini sunarak, (b) tüketimin tarzını belirleyerek (c) tüketicide ürünler olarak sunduğu maddeler için gereksinim yaratarak tüketimi üretir. Dolayısıyla üretim tüketimin maddesini (amacını), tüketimin tarzını ve tüketmek için isteği üretir. Marks’ın aynı yapıtta açıkladığı gibi, üretim, dağıtım, değişim ve tüketim tek bir bütünün halkaları, bir birimin farklı yanlarıdır. Üretim belirleyicidir ve süreç daima üretimle taze başlar. Değişim ve tüketimin belirleyici öğe olamayacağı açıktır. Aynı şey ürünlerin dağıtımı anlamına kullanıldığında dağıtım için de böyledir. Fakat üretim faktörlerinin dağıtımının kendisi üretimin bir safhasıdır: Farklı üretim tarzı belli tüketim, dağıtım, değişimi ve bunların birbiriyle ilişkilerini belirler. Dar anlamda üretim, bu diğerleri tarafından belirlenir. Örneğin, eğer pazar veya değişim alanı genişlerse, üretimin miktarı artar ve farklılaşır. Üretim dağıtımdaki değişimlerin (örneğin tekelleşme, nüfusun coğrafik dağılımındaki farklılıklar) sonucu değişir (Erdoğan, 2002a).
Kitle iletişim araçları, diğer bütün üretim faaliyetlerinde olduğu gibi, belli üretim ilişkileriyle materyal bir ürün sunarken, bu ilişkilerin ve sunuşun bilincini de sürekli üretir. Buna ek olarak, kitle iletişimi diğer üretim birimlerinden farklı olarak, hem kendi için hem de genel üretim biçimi için, programlanmış ve paketlenmiş bilinçler üretir. Çünkü kitle iletişiminin ürünü haber, eğlence, müzik, film ve enformasyon vb isimleriyle üretilen ve günlük yaşamdaki insanı öyküleyen bir karaktere sahiptir. Bir “gömleğin” mesaj olarak öykülediğiyle bir “Televole” programının sunduklarındaki öyküler nicelik ve nitelik yoğunluk farklılıklarına sahiptir. Televole’den geçerek bir gömleğe kullanım değerinden öte değerler yüklenerek onun değişim değeri ve satış miktarı artırılabilir veya moda dışı bırakılarak kullanım değeri düşürülerek değişim değerinde ciddi kayıplar ortaya çıkartılabilir.