MEDYA GERÇEĞİ VE MEDYAYLA GERÇEĞİN KATLİ
Katleden medya mı yoksa medya profesyonelleri mi?
Kitle iletişim araçları, insanlarda belli
amaçlara uygun farkındalıklar yaratmak ve işlevsel olmayan farkındalıkları
ortadan kaldırmak veya marjinalleştirmek için kullanılan araçlardır.
Dolayısıyla, kitle iletişiminde örgütlü biliş ve davranış yönetimi
faaliyetleriyle kitle iletişim endüstrilerinin ve bu endüstrileri var eden ekonomik,
siyasal ve kültürel yapıların yeniden üretimi yapılır. Bu yeniden üretimde
gerçek yaşam yapıları ve ilişkileri hakkında, insanın dünü, bugünü ve geleceği
hakkında, iyiler ve kötüler hakkında, özlüce yaşamla ilgili her şey hakkında
“imajlar” yaratılır. Bu imajlarla gerçek tanımlanır ve açıklanır. Bu “imal
edilmiş gerçekler” yoluyla insanlar belli amaçları gerçekleştirmede kolayca
kullanılırlar. İnanlar sadece gerçek faaliyetler içinde değil, aynı zamanda
kendileri için yaratılan temsiller, çabalar ve yarışlar dünyasında
oyalandırılarak mutlu edilirler. Bu süreçte, örneğin, “kadının sesi, çocuğun
sesi, sporun sesi, halkın sesi, doğrunun sesi” olduğunu iddia eden programlar hem
sorunların neler olduğunu seçer, böylece bizim üzerinde düşünmemiz, tartışmamız
ve yapmamız gereken günlük gündemlerimizi, iyilerimiz, kötülerimizi,
ilgilerimizi, sevilerimizi ve tercihlerimizi belirlerler, hem de sorun çözümleri
ve davranış biçimlerini gösterirler. Bu sırada, hem hayali ve gerçek sorunlar
yaratırlar hem de sorunun kendisi olurlar: Telefonda ve stüdyoda kavga eden
çiftler, anneler ve kızları, kadınlar ve eşleri sıkça izlememiz için sunulur. Bireylere
ekranlar vekaleten doyum ve deşarj olma sağlanır. İstediği gibi
şekillendiremediği yaşamın yarattığı eziklikleri, moral bozukluklarını ve
öfkeyi ya hayali olarak giderme işlevi gören medya dünyası içine çekerler, ya
öfkeleri, eziklikleri ve moral bozukluklarını belli yönlere yönlendirerek milliyetçilik,
ırkçılık, mezarları bile tahrip ettirecek ve ölülere bile işkence yaptıracak
derecede hunharlık ve düşmanlık aşılarlar ve bu düşmanlıkları sürekli
beslerler, ya ezikliklerini ve moral bozukluklarını modaya, gösteriş için
yemeye, içmeye ve giymeye, kozmetik ürünleri kullanmaya, vücutlarına çeşitli
takılar takmaya ve düğmeler yaptırmaya, evlerindeki banyolarını, hastalık
saçan, birçok kimyasal pisliklerle doldurmaya, internette sayısız türde oyunlar
oynatmaya yönlendirerek hem insanların kendilerini bu yollarla tatmin
etmelerini sağlayan bağımlılıklar yaratırlar hem de endüstriyel yapıların mal
ve hizmet satışlarının sürekliliğini sağlarlar: iyi gitmeyen herhangi bir
ilişkinin yarattığı baskıyı ve bunalımı, huzur verici olduğu vaat edilen hizmetler
satın alarak faaliyetler yapma, AVM’ye giderek veya evde internet yoluyla ürün satın
alma ve kullanma ile giderme pompalanır. Aslında bunların hepsini ve burada
yazmadığım bir çok şeyleri her gün 24 saat yaparlar.
Medya dünyasının profesyonelleri çeşitli
ilgiler, düşünceler, değerler, duygular, ilgiler, tercihler ve davranışlar
aşılama işiyle, aynı zamanda, avuntular ve oyalanmalar dünyasının
“zenginleştirilmesinde ve yaygınlaştırılmasında” en ön safta yer alırlar.
Örneğin, annem televizyonu hep açık tutar ve sesini de yükseltirdi. Evin
neresine giderse, gitsin evde insanlar olduğunu hissederdi ve bu annemin evdeki
yalnızlığına karşı terapi gibi gelirdi. Televizyonun (şimdi de cep telefonunun
ve internetin) bu ve benzeri olumlu işlevleri elbette olacaktır. Elbette,
televizyon (cep telefonu ve internet) bizim gözümüzün ve kulağımızın teknolojik
uzantılarıdır. Bu teknolojik uzantıların, özellikle cep telefonun ve internetin
bize sağladığı yararlar inkar edilemez. Fakat bu yararlarla koca örtüler
örerek, maddi ve maddi olmayan yoksulluklar yaratan bir örgütlü ilişkiler
sisteminin hizmetindeki yönetsel araç ve gereçlere sıkı sıkı sarılmak, çeşitli
renklerle boyanıp üzeri kapatılmış ve yağlarla parlatılmış yılana “iyi ki
varsın” diye kurtarıcı gibi sarılmaya benzer. Bu yılan farklı bir yılan, seni
sokup öldürmez, seni sarıp sarmalar ve yılanın sahiplerinin işine yaradığın
sürece seni su üstünde ölmeyecek durumda “Allah razı olsun” dedirte dedirte
tutar.
Tümünü okuyun/indirin