Bilim ve Ütopya, sayı 83, 2001, s. 10-13
Teknolojini getirdiği özgürlük üzerine:
Cep telefonuyla dolan ve boşalan cepler ve bilinçler
İrfan Erdoğan
1979’da Japonya ve 1983’de Amerika’da yaygınlaşmaya
başlayan cep telefonları günümüzde kullandığımız iletişim araçlarının hemen
hepsinde olduğu gibi orduların savaştaki iletişimini kolaylaştırmak için
geliştirilmiş ve kullanılmıştır. Örneğin Motorola firması Birinci Dünya
Savaşın’da müttefik ordular için taşınır telefon üretmiştir. Yakında cep
telefonunun bilgisayar teknolojisiyle birleştirilmesi sonucu kullanıcılar cep
telefonunu bilgisayar ve internet gibi kullanmaya başlayacaklardır. Cellular
firma şebekeleri herkesin nerede olduğunu bilebilecek ve hareketlerini takip
edebilecektir. Bunun ne denli önemli ve
ciddi olduğunu anlamak için sadece sizin hareketinizi bilmek için örneğin
pazarlama ve reklam firmaları gibi birçok firmanın milyonlarca dolar vermeye
hazır olduğunu bilmek yeterlidir. Hele bizim her adımımızi takip etmek isteyen
güç devletin polis gibi baskı organlarından biri olunca konu daha da ciddi bir
durum alır. Bizi bir başka insana iletişim için bağlayan bir iletişim aracı
yoluyla, bizim bilgimiz dışında bizim hakkımızda kimin ne bildiği ve bu
bilenlerin bizden ne istediğini bilemeyeceğiz.
Ceple kişilerarası iletişim: Zaman ve yerin fethi
İletişim aracı cep telefonu olunca, yer bakımından
farklılaşmış kişiler arası iletişim biçimi vardır. Bu biçimde telefon
telleriyle yere bağımlılık da ortadan kaldırılmıştır. Yere bağımlılık “kaplam
alanı” içine sınırlanmıştır. Uydu kullanıldığında, bu sınır dünyanın her yerini
içerecek biçimde genişler. Dolayısıyla, teknolojik araç kişiler arası sözlü
iletişimde yüzyüzeliği gerektiren yer ve zamandaki aynılık zorunluluğunu,
yerdeki aynılığı ortadan kaldırarak sözün söylenmesini gözle görünmeyen
uzaklıklara taşımıştır. Yazılan mesajlarla zamanda aynılığı geciktirmiş,
sonraya taşımıştır. Bu özelliklere bakarak, teknolojik araçların “yaptıkları”
teknolojik belirleyicilik yaklaşımıyla efsaneleştirilerek mitler yaratılma
yoluna gidilmiştir. Teknolojik belirleyicilik D. Bell ve McLuhan gibi
kapitalizmin gözde entellektüelleri tarafından toplumsal yapıdan bireysel
yapıya uzatılmış ve yeni teknolojilerin insanları, örneğin, özgürleştirdiği
ileri sürülmüştür. Kapitalist bilinç yönetiminde her zaman yapıldığı gibi,
insan veya birey denildiğinde her yerdeki her insan ve birey teknolojiyle
birlikte özgürlükler elde eder. Teknolojiye bu tür yaklaşımla, teknoloji ve
teknolojik arasındaki fark ortadan kaldırılır; mülkiyet ilişkileri bir kenara
itilir; çep telefonu gibi teknolojik araçların üretimde biçimlendirilmesi,
pazarlanması, kullanımı ve bütün bu süreçler sonucunda ortaya çıkan materyal ve
materyal olmayan kazançların/faydaların bölüşümü ve anlamı “herkes-içinlik veya
evrensellik” iddiaları içinde göz ardı edilir.
Kölelik sistemi ve hayatın gerçekleri
Tüketim
özgürlüğü ve özgürlüğü tüketme
Mülkiyet yapılarında mülksüzler için oldukça “demokratik
ve özgür” seçenekler sunulur: bunların en önde gelenleri, (a) vatan, millet,
fırsat eşitliği, zenginlik gibi, sahip olmadığına hayali sahiplik iddiası, (b)
Tanrı, din, gurur, erkeklik, cennet gibi materyal zenginlikleri alanların
kölelerine bahşettigi dünyasal olmayan zenginliklere sahiplik ve (c) onların
içtiğini içme, yediğini yeme, dediğini deme, giydiğini giyme hayalinden birini
veya birkaçını gerçekleştirme… Günümüzde, uluslararası şirketlerin ve
ortaklarının ideolojik savunuculuğunu yapan post-modern görüşlerin temel
hareket noktası özellikle yukarıdaki üçüncü tür faaliyetlerdir. Bu faaliyetler
materyal ve materyal olmayanı tüketmeyle ilgilidir ve post-modern demokrasinin
çoğulculuk ve özgürlük iddiaları özellikle bu “tüketimden geçerek” sağlanan
veya sağlanmaya çalışılan psikolojik doyumun vurgulandığı özgürlük ve
demokrasidir. Dolayısıyla, Güneydoğu Anadolunun çölünde Kovboy şapkasıyla ne
yaptığı, sevgisini, seksini, gelirini ve harcamalarını nereden sağladığı,
kiminle neden konuştuğu belli olmayan ve erkekten kaçan bir kızın elindeki cep
telefonuyla özgürlük satışı, tüketmenin ve tüketilebilenin demokrasiyi ve
özgürlüğü belirlemesini ön plana çıkarmaktadır. O zaman ne kadar neyi
tüketiyorsan o kadar ve o tür özgürsün; bu satın alınan ve aylık fatura
ödemesine bağlı olan özgürlük, gerçekte özgürlüğü kapitalist pazardaki “öde ve
kullan” biçimindeki mala dönüştürür. Cep telefonlarının faturasını
yatırmayanlar veya kartı bitip de yenisini almayanlar için cep telefonuyla gelen özgürlük de
bitmiştir. Dolayısıyla, tüketim özgürlüğü sermayenin biçimlendirdiği ve kontrol
ettiği pazar özgürluğüdür.
Mankafaca
yapay Tüketim
Cep telefonu, günümüzde egemen olan diğer popüler
teknolojik araçlar gibi, kullanabilen
insanlara “birbirine ulaşma” özgürlüğü sağlayan, fakat aynı zamanda bu
özgürlüğün hem materyal hem de psikolojik bedelini kat kat ödeten bir yapının
ürünüdür. Bu yapıda, cep telefonu, diğer popüler teknolojik araçlar gibi
sürekli yenilenerek ve teşviklerle, insanlar tekrarlanan tüketimlere çekilir.
Bu tüketimlerin önemli bir kısmı “beyinsizce veya aptalca tüketim” denen
psikolojik hastalıklar temeline oturtulan yaratılmış yapay tüketimlerdir. Cep telefonuyla kendini özgür sanan
kişilerin çoğu aslında, bağımsızlıktan çok bağımlılığının ve köleliğinin
zincirini cep telefonu biçiminde yanında taşıyan ve özgürlük simgesi sanıp
okşayan insanlardır. Bu okşayışın bedeli, kredi kartlarıyla da desteklenerek,
insanların mankafaca tüketimden geçerek geleceklerinin ipotek altına alınmasını
sağlar.
Popüler cep ve
popüler bilinç
Cep telefonu ve benzeri
teknolojik araçlara olan kölelikle gelen ilişkide cep telefonu kullanan en az
iki tür grup vardır: (1) bu araçları üreten, dağıtan ve kullanımından kar
sağlayan kişi ve endüstriler, gerçek anlamıyla iş ve kontrol gereksinimlerini
sağlayanlar: Bu grup için cep telefonu ekonomik zenginliğin kazanılması, günlük
işlerin yürütülmesi ve kontrol mekanizmalarının cep telefonu yoluyla kurulup
uygulanması için oldukça fonksiyonel bir teknolojik üründür. (2) tüketici denen ve cep telefonunun
kullanımından geçerek üzerlerinde ekonomik ve bilinçsel egemenlik kurulanlar:
Bu insanlar için cep telefonu büyük ölçüde popüler olmanın, şimdiye ait
olmanın, modayı takip etmenin, gösterinin ve benzeri psikolojik tatminlerin
aracı işlevini görür. Bu işlevden geçerek, birinci grup amaçlarını kolayca
gerçekleştirme olanağını bulur.
Cep
telefonu gibi popüler olanın özgürlük, demokrasi ve ilerleme ile
özdeştirilmesi, kitle üretim pazar ekonomisinin materyal ve ideolojik yapısının
kendini en üstün ve en yeni olarak sunması ve bunun popüleri tüketenler için
kabul edilmesindendir. Egemen popülerlik, tüketim, kullanma, biçimsellik ve
görsellikle yapısallaşmışın kendine ve dışa dönerek “önemli kimlik” satışıdır.
Popülerliğin özgürlüğünde, demokrasisinde, modasında ve ilericiliğinde,
teknolojik yapının standartlaşmış bağnazlığı ve standartlaşmış tutuculuğu
egemendir. Popülerliğin sürekli değişim ve yenileme süreci görünümünde olan
özgürlük ve ilericilik karakteri, standartlara göre üretilip peryodik olarak
tekrarlanan imajlar ve paketleme biçimiyle verdiği yenilik duygusundandır.
Durmadan küçülen, renkleri değişen, hafızası artan, fiziksel görünüm tasarımı
değişen, ödeme kolaylıkları sağlanan, farklı şekilde titreşen cep telefonları,
durmadan aynı standartlarla yeniden üretilen müzik ve sanat, meclisteki
çekişmeler, siyasetçilerin uluslararası şirketlerin Türkiye’deki ortaklarıyla
yaptıklarının açılışlarında kurdeleler kesmesi, belli sürelerde seçimlerin
olması, bazı sanatçı denen insanların kendini estetik ameliyalarla yenilemesi,
popüler egemenliğin özgürlüğe, değişime ve yenilenmeye dayandığı imajını verir.
Aslında, cep telefonunu alan ve yenileyenin özgürlüğü ve değişimi, doğallığın
zamanla olan ilişkisinde, araç kullanan insanın, zamanı hükmetme adına
dondurmaya çalışan ve bireyi özgürleştirme adına kölelştiren popülere ayak
uydurma mücadelesidir. Bu mücadele, popüler kültürün kişiyi dışarı için kendine
döndürerek satış yapan sömürgenliğini anlatır. Cep telefonuyla “birbiriyle
bağlanan” ve özgürlük satan, duru sabunuyla tertemiz bir çevreye kavuşan, Coca
Colayla midesini kafeinlerken kanser saçan Marlboro’sundan derin çekişlerle
nikotinlenenin çağdaşlığı, ulus içi ve uluslararası büyük sermayelerin materyal
ve ideolojik çıkarlarıyla örtüşen bir karaktere sahiptir: Kendinin sahip
olmadığına, tüketim ve imajsal yollarla sahiplik taslayanın özgürlüğü ve
çağdaşlığı. Daha kötüsü, kendi gibi tüketmeyenlere karşı üstünlük taslayan bu
modern kölelerin birbirine karşı yarışı kapitalist çıkarlara hizmet eden
psikolojik bir egemen hastalığın yaygınlığını işaret eder. Bu nedenle, en son
marka cep telefonuyla cep telefonu olmayanı veya “en yeni” cep telefonuna sahip
olmayanı ezmeye çalışan köle zincirini özgürlüğün simgesi sanıp sular. Böylece
köle özgürlük ve demokrasi teraneleriyle kendi köleliğinin günlük
yeniden-yaratılmasına istekle ve zevkle katılır.
Son sözler
Fakat evdeki aile ve bireyi birbirinden uzaklaştıran
yeni teknolojiler, öte yandan endüstriyel kontrolun ve yönetimin
gerçekleştirilmesinde oldukça önemli işlevler görmektedir. Firma yönetimi
yöneticilerini ve işçilerini istediği zaman ve istediği yerde cep telefonu
sayesinde kullanma olasılığı elde etmişlerdir. Cep telefonuyla insanlara nerede
oldukları sorulmadan nerede oldukları kolayca tesbit edilebilir duruma gelmektedir. Bu da elbette demokrasi
denilen polis devletlerinde insanları takip etmek olasılığını artırmakta ve kolaylaştırmaktadır.
Hele bir de kol saati gibi yaygınlaşan dep telefonuna gorüntü de eklendiğinde
ve bu görüntü uyduya baglı şebekelerde kurulan denetim merkezlerinde kolayca
denetlendiğinde, özgürlüğün kimin özgürlüğü ve ne için olduğu, kazanan ve
kaybedenlerin kimler olduğu oldukça açığa çıkar.
Televizyondan farklı olarak cep televizyonu gibi
teknolojik araçlar insanı aktif olarak iletişim ve ilişki surecine katarlar. Bu
katmada en sinsi yan, biz kendimizi özgur karar verici sanısı ile kandırır ve
daha iyi, daha ileri, daha demokrat, daha çağdaş insan oldugumuzu sanarız. Bu
sanı her an istedigimiz kimseye bağlanabileceğimız gerçeğiyle desteklenir.
.